Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapGörevli Alımları BaşlamıştırFaydalı Bağlantılar

 

 7- Köycülük

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ulkucu
Asteğmen
Asteğmen



Mesaj Sayısı : 9
Yaş : 36
MADALYALAR : -
Kayıt tarihi : 01/02/09

7- Köycülük Empty
MesajKonu: 7- Köycülük   7- Köycülük Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 4:23 am

7- Köycülük
Millî doktrin Dokuz Işık'ın önemli esaslarından birisi de köycülüktür. Türk milletinin bugün hâlâ % 65'i köylerde yaşamaktadır. Onun için nüfusumuzun % 65'ini teşkil eden köylünün dertlerini süratle çözecek çareler bulmak ve köylümüzün elinden tutarak kalkındırmak, Türk milletinin kalkınması için başta gelen bir konudur. Bugün Türkiye'mizde 45 bin civarında köy ve mezralar, ufak ufak, çeşitli yerleşme yerleriyle beraber 70 bini aşan yerleşme yeri bulunmaktadır. Bunların hepsinin ilgiye ihtiyacı vardır, ihtimama ihtiyacı vardır, bakıma ihtiyacı vardır. Nüfusumuzun % 65'i köylü olduğuna, köylerde yaşadığına göre, bu, aşağı yukarı 26 milyon insan demektir. Yâni 42 milyonu aşan nüfusa sahip olan Türkiye'nin 26,5 milyon insanı köylerde, mecralarda yaşamaktadır demektir < Burada verilen rakamlar güncelleştirilmemiş olup eserin Alparslan Türkeş tarafından kaleme alındığı 1969 yılı itibariyledir.>.

Bu insanlar bugün % 90 denecek kadar doktorsuz, bakımsız, ışıksız ve birçok ihtiyaçları halledilmemiş durumdadırlar. Bunların süratle ellerinden tutularak kalkındırılması, teşkilâtlandırılması milletimizin yükselmesi için en başta düşünülecek bir konudur. Böyle olduğu hâlde yıllardan beri yurdumuzda ihmal edilmiş olan bu köylü kütlesidir. Köylü vatandaşlarımız çok ihmale uğramışlardır. Nüfusun % 65'ini teşkil ettiklerine göre köylülerin öncelikle ele alınması, teşkilâtlandırılması, her çeşit donatımla donatılması, her çeşit yardıma mazhar edilerek bu kütlenin bir an önce kalkındırılması gerekmektedir. Bu kütleyi kazındırdığımız nispette diğer kesimlerdeki insan topluluklarımızın kalkınması âdeta kendiliğinden gerçekleşecektir denebilir. Köylülerimizin kalkındırılması için bunların öncelikle teşkilâtlandırılması gerekmektedir. Türkiye nüfusunun medeni ve mesleki iş bölümünden meydana gelen topluluğu altı bölüm hâlinde mütalâa ettiğimizi belirtmiştik. Bu altı bölümün en kalabalık ve en önemli kısmını köylü kesimi teşkil etmektedir. Köylünün teşkilâtlandırılması, hızlı kalkınması için şarttır. Bu teşkilâtlandırma nasıl olacaktır? Bu, köylerimizi tarım kentleri hâlinde gruplaştırarak teşkilâtlandırmak suretiyle yapılmalıdır. Tarım kentleri teşkilâtı şöyle kurulmalıdır: Köylerimiz birçok yerlerde birbirine yakın olarak bulunmaktadır. Bunları inceleyerek durumlarına uygun biçimde bu köyleri guruplaştırmak gerekmektedir. Birbirlerine yakın bulunan on köyü veya daha ziyade on iki, on dört, on beş köyü veyahut durumlarına göre sekiz köyü, yedi köyü, dokuz köyü bir grup hâlinde teşkilâtlandırmak ve bunların durumu müsait olanı, daha ziyade merkezî yerde bulunan bir köyü, cazibe merkezi olarak ele almak ve burada bütün köyün ilkokul, ortaokul ihtiyacını karşılayacak eğitim merkezlerini açmak, ayrıca köylünün modern tarım esaslarına göre tarım yapmasını sağlayacak şekilde onları teşkilâtlandırmak ve onlara bilgi vermek üzere bu merkezde tarım uzmanları bulundurmak, yine bu merkezde modern tarım aletleri parkı kurmak, gübre depoları, ilâç depoları ve mücadele teşkilâtı, mücadele üniteleri meydana getirmek ve bu grubu içinde bulunan köylerin ihtiyacını bu merkezden temin etmek gerekmektedir. Ayrıca bu merkezde bir sağlık teşkilâtı bulundurmak, bu sağlık teşkilâtında doktor, sağlık memuru, ebe, hasta bakıcı gibi sağlık ekibi kurmak, bulundurmak ve bunlara, altlarına cip vs. gibi araçlar da vermek suretiyle köylümüzü teşkil eden insanlarımızı da sağlık bakımından yararlandırmak gerekmektedir.

Kırk beş bin köyün her birisine doktor vermeye kalkışsak en azından kırk beş bin doktor ihtiyacı ile karşılaşırız. Kırk beş bin doktorun devlet bütçesine yükleyeceği masraflar ve birçok güçlükle karşılaşırız. Fakat köylerimizi; şematik olarak izah etmek için, onar köylük gruplar hâlinde teşkilâtlandıracak olursak kırk beş bin köy dört bin beş yüz grup hâline gelir. Dört bin beş yüz gruba doktor vermek, sağlıkçı vermek, ebe vermek, hasta bakıcı vermek ve bunların altlarına taşıt aracı vermek, gerekli donatımı ve gereçleri sağlamak kolaylaşmış olur ve bunların devlet bütçesine yükleyeceği masraflar da kısa zamanda karşılanabilir, göze alınabilir bir miktarda olur. Bunun için köylümüzün kalkındırılmasını sağlayacak yol, köylerimizi tarım kentleri grupları hâlinde, tarım kentleri birlikleri hâlinde teşkilatlandırmaktır. Merkez seçilen köylerde kurulacak olan bu kolaylıklar, o gruba dahi! olan diğer köylerin de zaman içinde bu merkez köylere taşınmalarını, merkez köyde toparlanmalarını sağlar. Bunun için köylülerimizi zorlamaya gerek yoktur. Köylülerimiz kendileri için kolaylık, çocukları için okuma imkânı sağlayan merkezlere kendiliklerinden akmaktadırlar. Bugün büyük şehirlerin çevresinde bulunan gecekondular bunu göstermektedir. Köylülerimizin şehirlere akmalarından gecekondu mahalleleri meydana gelmektedir. Köylülerimiz niçin şehirlere akmaktadırlar?

Çocuklarını okutacak okullara kavuşmak için, hastalarının bakımını sağlayacak sağlık imkânlarına kavuşmak için, kendilerine daha iyi geçim sağlayacak iş bulmak için ! O hâlde bu imkânları onların ayağına götürecek ve onların köylerinin dibinde bu imkânları ona sağlayacak merkezler meydana getirdiğimiz takdirde, bu cazibe merkezlerine o gruba dahil olan köylerin zaman içinde akması ve böylece bu merkezlerde tarım kentleri diyebileceğimiz kentlerin meydana gelmesi mümkün olacaktır. Bu kentlerde, o gruba dahil olan köyleri içine alan kooperatifler kurulacak ve yine bu kentlerde köylü yardımlaşma kurumlan meydana gelecek ki, bu, Köy-Ak diyebileceğimiz teşkilâttır. Bu sayede köylünün de memleketin kalkınmasında, yatırımlara katılmasını kanalize edecek bir teşkilâtlanma, meydana, gelecektir. Tarım kentlerinin bulunduğu grubun ihtiyaçlarına ve özelliklerine göre o bölgede veyahut birkaç: tarım kentinin katılacağı onların bölgesi içinde, onlarla ilgili, tarımla ilgili endüstri, küçük endüstri, küçük imalâthaneler de meydana gelecektir. Böylece hem köylümüz teşkilâtlanacaktır hem de Köy-Ak vasıtasıyla büyük yatırımlara katılma imkânı doğacaktır; aynı zamanda köylülerimiz, insanlarımız köy ekonomisinden, site ekonomisinden, bölge ekonomisinden, ülke ekonomisinden cihan ekonomisine süratle geçme imkânını elde edeceklerdir. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu büyük problemlerden birisi de cihan ekonomisine geçebilmesidir. Köycülükte köylümüzü kalkındırmak için öngördüğümüz önemli meselelerden birisi köylerimizi tarım kentleri hâlinde gruplaştırmak ve teşkilâtlandırmaktır. Diğer bir görüşümüz de köylümüzün kalkınması için tarımı teşkilâtlandırmaktır, tarımı modernleştirmektir. Bugün ülkemiz erozyon problemiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Erozyon problemi topraklarımızın aşınmasıdır. Topraklarımızın rüzgârlar ve seller dolayısıyla tarlalarımızın, meralarımızın üst kısmını teşkil eden, en verimli kısmının zayi olması, seller yoluyla, denizlere akıp gitmesidir. Aşınan topraklar zaman içinde verimliliğini kaybetmekte ve çölleşmeye gitmektedir. Bunun için Türkiye'nin erozyonu önleme, erozyonu giderme ve memleketi ağaçlandırma gibi büyük meseleleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra akarsularımızı değerlendirme meselemiz vardır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ulkucu
Asteğmen
Asteğmen



Mesaj Sayısı : 9
Yaş : 36
MADALYALAR : -
Kayıt tarihi : 01/02/09

7- Köycülük Empty
MesajKonu: Geri: 7- Köycülük   7- Köycülük Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 4:24 am

Bayraklı Eli Bayraklı Bayraklı Smiley Bayrak Bayyrak Komando Eli Bayraklı Bayraklı Smiley Bayyrak Bayrak Bayraklı
Bugün
bol olan sularımız akıp gitmekte, henüz bunlardan tam olarak
yararlanamamaktayız. Sularımızın bize sağladığı imkânların ancak yüzde
beş buçuğundan bugün yararlanabilmekteyiz. Yüzde doksan dört buçuk
sularımız akıp gidip boşa zayi olmaktadır. Bunları süratle
değerlendirmek Türkiye'nin kalkınmasını hızlandıracaktır. İşte bütün bu
ihtiyaçları düzenlemek üzere yurdumuzda tarım reformu ve toprak reformu
yapmak gerekmektedir. Tarım reformu, tarımı modernleştirmek, ilmî
esaslara göre teşkilâtlandırmak ve ilmî esaslara göre gübre kullanarak,
mücadele ilâçları kullanarak, modern tohumlama yaparak, tohum ıslâhı
yaparak verimi arttırmak, birim başına randımanı yükseltmek
meselelerini kapsamaktadır. Tarım reformu aynı zamanda sulama
imkânlarını geliştirmek ve millî bir tarım envanteri yaparak, stratejik
bir tarım plânlamasına gidilmek suretiyle, tarım planlamasına göre
tarımımızı en ekonomik bir yöne çevirmektir. Bunun içerisine bölge
bölge topraklarımızın en randımanlı olarak kullanılmasını sağlayacak
araştırmalar o toprağa uyan en elverişli tarımı uygulamak girer. Bunun
yanı sıra toprak reformunu da e!e almak gerekmektedir. Toprak reformu
çok geniş toprakları rantabl bir ölçü içinde tanzim etmeyi ön görmekle
beraber gayri iktisadî bir işletmeciliğe sebep olan aşırı derecede
ufalmış, küçülmüş toprakların da rasyonel bir işletmeciliğe göre
tanzimini öngörmeyi gerektirmektedir.


Bugün
Türkiye'nin problemi büyük toprakların, büyük mülk sahiplerinin var
oluşundan ziyade, toprakların gayri iktisadî işletmeciliğe yol açacak
şekilde parçalanmış, bölünmüş olmasıdır. Yıllardan beri yurdumuzda
toprak reformu sözleri söylenmiştir. Bunu daha ziyade komünistler
istismar etmeye çalışmışlardır. Bir ağalık edebiyatı ileri sürerek,
toprakların toprak ağalarının elinde bulunduğunu ileri sürerek,
topraksız köylünün ezildiğini söyleyerek devamlı toprak reformu
istismarını yapmışlardır. Oysa tarafsız, gerçekçi ve ilmî bir gözle
baktığımız zaman meselenin bambaşka olduğu görülmektedir. Bugün
çiftçilikle geçinen nüfusumuz 28,5 milyon civarındadır. Bugünkü
sınırlar içinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti'nin toprak genişliği 782
bin kilometrekaredir. Bu 782 bin kilometrekarenin içinde Van Gölü, Tuz
gölü, diğer göller, ormanlar ve tarıma elverişli olmayan bölgeler de
dahildir. Fakat biz meseleyi iyice açıklayabilmek için, bir an bütün
Türkiye topraklarının tarıma elverişli olduğunu kabul edelim. 28,5
milyon köylüye bu Türkiye topraklarını eşit olarak bölmeye çalışalım.
782 bin kilometrekare demek 782 milyon dönüm demektir. Bu 782 milyon
dönümü 28,5 milyon insana taksim ettiğimiz zaman aşağı yukarı insan
başına 3 dönüm civarında toprak düşmektedir.


Bütün
Türkiye tarıma elverişli olsa, göller, her taraf ekilebilir olsa ve
elde bulunan tapuları hükümsüz kıldık desek ve yeniden Türkiye
topraklarını bugünkü çiftçi nüfusumuza eşit olarak dağıtacağız desek ve
taksim etsek köylü başına çok cüzi bir miktar düşmektedir. 782 milyon
dönüm toprağı böylece toptan ve teorik olarak bölmeye kalksak köylü
nüfus başına 3 dönüm civarında toprak düşmektedir. Bunu aile başına
bölmeye kalksak, aşağı yukarı ortalama ö milyon köylü ailesi
bulunduğunu kabul etsek, o takdirde de yine düşecek olan miktar 13-14
dönüm olacaktır. Kaldı ki Türkiye'nin bugün tarıma elverişli olarak
işlenen topraklan 300 milyon dönüm civarındadır. Ki bu da bir kısmı
meralar aleyhine, hayvancılık aleyhine sürülerek açılmış, tarla
yapılmış toprakların da katılmasından meydana gelmektedir. Gerçekte
ilmî olarak Türkiye'nin 250 veya. 260 milyon dönümlük kısmının tarım
için kullanılması, geri kalan meraların da hayvancılığa tahsisi
gerekmektedir. O takdirde tarıma elverişli toprakların çiftçilere
taksimine kalksak, köylü başına düşecek miktar büsbütün az olacağı gibi
köylü ailesi başına düşecek miktar da çok az olur. Bütün bunlar şunu
göstermektedir: Türkiye'de ekonomik yönden tarım sektöründe bulunan
nüfus çok sayıdadır. Bugün


Fransa'da
nüfusun 0/°15'i tarım sektöründedir, bugün İngiltere'de nüfusun %7'si
tarım sektöründedir, bugün Amerika'da nüfusun % 4,5'u tarım
sektöründedir. Ama Amerika'nın nüfusunun % 4,5'u çiftçilik yapmakla
beraber bu % 4,5, bütün Amerika'yı doyurduğu gibi bütün dünyaya da
yetiştirdiği ürünleri satmakta, dağıtmaktadır.


O
hâlde Türkiye'nin bugün tarım sektöründe yaşayan 26,5 milyon insanına,
çiftçisine Türkiye'nin bugünkü sınırları içinde yetecek miktarda toprak
vermek, toprak sağlamak mümkün değildir. Türkiye'yi süratle
sanayileştirmek, Türkiye'yi süratle modern endüstri sahibi yapmak ve
tarım sektöründe bulunan nüfusu endüstriye ve genel hizmetler sektörüne
aktarmak suretiyle % 65 olan çiftçi oranını plânlı bir şekilde % 50'ye
-% 40.3, % 30’a, % 20'ye doğru düşürmek, bununla beraber tarımı da
modernleştirerek ve teşkilâtlandırarak, her çiftçi ailesine rantabl
işletmecilik yapacak miktarda, toprak tahsis ederek tarımı düzene
sokmak gerekmektedir. Yoksa bu tedbirleri almaksızın herkese toprak
dağıtacağız iddiaları ile ortaya çıkmak, Türkiye'yi büsbütün perişan
hâle düşürmek olur, Türkiye'yi iyice karıştırmak olur ve memleket
ekonomisini baltalamak olur.


Bugün
ilmî araştırmalara göre bir çiftçi ailesinin normal şekilde rantabl
olarak işleyebileceği toprak miktarı 300 dönüm civarındadır. Toprak
miktarı ne kadar küçülürse, o miktarda işletmecilik gayri iktisadî bir
hâl alır. Buna göre tarım ve toprak reformunu plânlamak, düzenlemek
gerekmektedir. Bir taraftan nüfusu ekonomik yönden endüstri sektörüne
ve genel hizmetler sektörüne aktarmak diğer taraftan da toprakların
miras yoluyla devamlı parçalanmasına, ufalanmasına sebep olmayı
önleyecek tedbirler düşünmek gerekmektedir. Bunlar yapılmadıkça
Türkiye'nin tarımını düzene sokmak ve Türkiye'yi ekonomik yönden
kalkındırmak mümkün olmaz. Bunun için köycülük ülkemizin dayandığı iki
temel görüş bunlardır. Yani birisi tarım kentleri görüşüdür; tarım
kentleri esasına göre köy grupları meydana getirmek, köyleri köy
grupları hâlinde teşkilâtlandırarak ihtiyaçlarını karşılamak. Diğeri de
tarımı hızla modernleştirmek ve rantabl bir işletmeciliğe kavuşturmak,
teşkilatlandırmak için tarım ve toprak reformuna başvurmak, tarım ve
toprak reformunu birlikte yapmak. Bunların ikisi birbirinden ayrılamaz.
Bunların ikisini beraber düşünmek, gerekmektedir. Bir soru sorulabilir.
Denilebilir ki bugün Türkiye'de 60 bin dönüm, 80 bin dönüm toprak
sahibi olan kimseler vardır, bu büyük topraklara dokunulmayacak mı? Bu
büyük toprakların da reforma tâbi tutulması gerekmez mi? Elbette
gerekir. Elbette bunlar da ekonomik işletmeciliğe uygun bir şekilde
reforma tâbi tutulacaktır. Fakat bunların miktarı Türkiye'de %1'i
aşmamaktadır. Genel duruma oran yapıldığı zaman bu geniş toprak
sahiplerinin sayısı, oranı %1!i aşmamaktadır.


Bunun
yanında Türk tarımının en önemli konusu topraklarımızın küçük çiftçi
elinde 30 dönüm, 20 dönüm, 50 dönüm, 70 dönüm, 100 dönüm gibi, gayri
iktisadî işletmeciliğe sebep olan, bölünmüş durumda bulunmasıdır. Bu
ufak birimleri ya kooperatifler hâlinde teşkilâtlandırarak iktisadî bir
işletmecilik düzenine kavuşturmak gerekmektedir. Veyahut miras
meselesini yeni kanunlarla düzenleyerek, miras yoluyla bölünmeleri
önlemek ve diğer taraftan da köy yardımlaşma kurumuyla bütün köylüyü
içine alan bir teşkilâtlanmaya giderek, aynı zamanda köylünün
kalkınmasına hizmet edecek şekilde geniş yatırımlara girişmek
gerekmektedir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
7- Köycülük
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Türkiyemiz :: Türkiye, Türklük ve Türk Tarihi-
Buraya geçin: