Süreyya Ayhan 6 Eylül 1978 yılında Çankırı'da doğdu. Atletizme 1992 yılında Çankırı Atletizm Eğitim Merkezi'nde başlayan Süreyya Ayhan
MTA ve Fenerbahçe kulüplerinde forma giydi. Halen Gaziantep Büyükşehir Belediyesi sporcusu olan Süreyya
800 metrede 2:00.64
1500 metrede de 4:03.02 ile Türkiye rekorlarını elinde bulunduruyor. Genç atletin antrenörlüğünü kendisini keşfeden Yücel Kop yapıyor. Sydney 2000 Olimpiyatı'nda 1500 metrede yarı final koşan Süreyya Ayhan
Golden League'de beşinci
Balkan Salon Şampiyonası'nda ikinci olurken
Şampiyonlar Kulüpler Şampiyonası'nda 2 birincilik kazandı.
2001 yılındaki Romanya Açık Yarışması'nda da 1500 metrede 4:05.82 ile ikincilik elde etti. Trabzon'daki 4:07.63'lük derece ile Edmonton'a gitti. Atletizme başladığında büyük malzeme sıkıntısı yaşayan Süreyya'ya Deniz Gökçe de sahip çıktı. Gökçe
kişisel gayretiyle malzeme aldı. Açılan bir kampanyanın yanısıra
Yine Gökçe'nin girişimleriyle Yapı Kredi Bankası genç atlete sponsor oldu.
BABAANNESİNİN DUASI''Sen bir gün çok iyi bir sporcu olacaksın. Ben belki o yılları göremem ama
benim dualarım hep senin üzerinde...'' Ortaokullararası atletizm yarışmasında birinci gelen torununa başka bir şey bulamadığı için Reşat altını takan babaanne Hacer Ayhan böyle demiş ve bir yıl sonra da ayrılmıştı dünyadan. Yaşasaydı
torununun çok iyi bir sporcu olduğunu
dahası
Kanada'nın Edmonton kentinde yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası'nda bir ilki gerçekleştirerek finale kaldığını öğrenerek gururlanacaktı. Ne var ki
hiç de kolay olmamıştır Süreyya'nın bu noktaya gelebilmesi. Binbir türlü zorluktan geçmiş
ama bir an olsun vazgeçmeyi düşünmemiştir. Öyle ki
spora başladığında ayakkabı bile yoktur ayağında.
Antrenörlerinin ve spor yazarı Cüneyt Koryürek'in çağrısıyla eli erip gözü tutanlar yardıma koşacaktır Süreyya'ya. Söz gelişi
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Deniz Gökçe'nin yanı sıra
Gaziantep Belediye Başkanı Celál Doğan Süreyya'ya sahip çıkarak himayesine alacak ve yoksulluk yıllarına son noktayı koyacaktır. Süreyya
babaannesinin verdiği Reşat altınından önce ilk gerçek madalyayı evlerinin duvarında görmüştü. Bu
babası Yaşar Ayhan'ın Çankırı Ticaret Lisesi'nde okuduğu yıllarda
liselerarası atletizm yarışmasında üç bin metrede kazandığı birincilik madalyasıydı. Bu nedenle
sık sık babasına dönüp
''Bir gün bana da böyle madalya verecekler mi?'' diye sormasında şaşırtıcı bir taraf yoktu.
HOCA'NIN KARARI | Bu Resim Yeniden Boyutlandırıldı. Resmin Orjinal Boyutu 840x1115 ölçülerinde ve 125KB büyüklüğündedir. Buraya Tıklayarak orjinal halini görebilirsiniz. |
Şaşırtıcı olan
Yaşar Ayhan'ın kızının yetişmesi için gösterdiği büyük çabaydı. ''Süreyya Mucizesi''nin gerçekleşmesinde
bu çabanın büyük payı vardı kuşkusuz. Ama Süreyya'nın doğru insanlara rastlamasının da payı vardı. Bunlardan birisi de dünya çapındaki başarısına tanık olamadan yeryüzüne elveda diyen Beden Eğitimi öğretmeni Abdülkadir Ersunan'dı. Ersunan
Süreyya'yı ortaokul yıllarında keşfetmiş
hemen arkasından da özel olarak ilgilenmeye başlamıştı bu yetenekli öğrencisiyle.
Çankırı'daki yeni Spor Eğitim Merkezi seçmeleri
her ikisi için de bulunmaz fırsattı. Çünkü ilk üç dereceyi paylaşanlar Merkez'e alınacaklar ve Ersunan Hoca tarafından eğitileceklerdi. Ne var ki
düzenlenen atletizm yarışmasında Süreyya'nın dördüncü olması her şeyi altüst etmişti. Ancak hocası Ersunan devreye girecek ve somut bir karar alacaktı: Süreyya
Spor Eğitim Merkezi'ne onun kontenjanından alınacaktı. İşte Süreyya Ayhan'nın Edmonton'da finallere kadar uzanan spor hayatının ilk dönüm noktası buydu. Ama o dördüncülük için ailesini suçlamayı da ihmal etmeyecekti.
Babası Yaşar Ayhan
kızının başarısından duyduğu gururla hatırlıyacaktır o günleri: ''Süreyya
Çankırı Spor Eğitim Merkezi seçmeleri müsabakalarını izlememizi ısrarla istedi. Ancak gidemedik. Süreyya bu seçmelerde 4'üncü olunca
ağladı ve annesiyle bana
"Siz bu seçmeleri izlemeye gelseydiniz
sizi orada görseydim birinci olurdum' diyerek hep kızdı". Ama Süreyya Ayhan
Spor Eğitim Merkezi'nde çalışmalarına başlamıştı bile. Ne var ki
makus talihini gerçek anlamda yenebilmesi için bir başka antrenörün
Yücel Kop'un dikkatini çekmesi gerekecekti. Bir seçme sırasında Süreyya'yı farkeden Yücel Kop
bir daha bırakmayacaktı bu yetenekli öğrencinin peşini.
Süreyya'nın Kahramanmaraş Spor Akademisi'ni kazanması
her ikisinin tarihinde bir başka kilometre taşı oldu. Ancak
Yücel Kop Gaziantep'te yaşadığı için
bu kente gidip gelmek zorundaydı Süreyya Ayhan. Sarsılmaz azmi sayesinde bunu da yaptı. Süreyya örneği
gerekli imkânlar hazırlandığında sporda neler yapılabileceğinin somut bir göstergesi olması açısından ayrı bir önem taşıyor. Üstelik aynı başarının
bütün öteki sahalarda sağlanmaması için de hiçbir neden yok.
2002'de Münihte yapılan 18. Avrupa Atletizim Şampiyonası'nda 1500 metrede Avrupa Şampiyonu oldu. 1500 metrenin Avrupa şampiyonu milli atletimiz Süreyya Ayhan
Golden League'in Zürih'te yapılan ayağında yine çok rahat bir birinciliğe koşarken
3.55.60'lık derecesiyle kendisine ait Türkiye rekorunu da 2 saniye aşağı çekti.